Tapınak Şövalyeleri II
Hepinize selam arazi mafyaları.
Nasıl gidiyor peki biraz da olsa kafanız basıyor mu araştırıyor musunuz?
Neyse.
Geçen yazımda tapınak şövalyelerinin kuruluş ve örgütlenme dönemini anlattım.
Biliyorsunuz bu konuyu üçe ayırmıştık.
Şimdi ise ''Gelişme Dönemi''ni anlatacağım.
Ve son olarak da bir sonraki yazımda ''Bitiş / Gizlenme'' bölümünü anlatacağım.
TAPINAKÇILARIN GELİŞME DÖNEMİ
Biliyorsunuz ki bunlar Kudüs'te buldukları Hz. Süleyman'ın hazinesi ve Büyü kitapları ''Kabbala'' sayesinde bir anda avrupanın zengin örgütü haline geldiler.
Papa bile onları tanıdı.
Avrupalı krallar bile güçlerini farkedip onlara yamanmaya başladı. Hediyeler falan filan...
BU ARADA ÇOK ÖNEMLİ BİR NOT : KUDÜSTE KALDIKLARI SÜRE BOYUNCA VE HAZİNEYİ BULUNCA MİMARİ VE İNŞAAT HAKKINDA MUAZZAM BİLGİ SAHİBİ OLDULAR. BU GÜNKÜ ''GOTİK'' SANATI VE ''ŞATOLAR'' TAMAMEN ONLARIN ESERLERİDİR.
Arkalardan bir ses yükseliyor;
''Peki madem bunlar Hirstiyanlık çizgisinden uzaklaştılar. O zaman neye tapmaya başladılar. Anlatsana Saç kremi? ''
Adam haklı. Bende tam buraya gelecektim.
Bu adamlar öğrendikleri kara büyü ritüelleri sayesinde başlı başına ŞEYTANA tapıyorlardı kardeşim.
Kimmiş lan o şeytan ?
İblis. Yani onların dilindeki adı BAFOMET !
Peki nedir bu bafomet ?
''Lan tamam da bu figür neyi tasvir eder ?''
Baphomet'in sağ eliyle negatif ve kötü enerjiyi alarak, sol eliyle yeryüzüne ulaştırdığı tasvir edilmektedir.
Figür "Eliphas Levi" tarafından çizilmiştir.
14. Yüzyılda aforoz edilen her tapınakçı götveren ''Bafomet''a taptıklarını itiraf etmiştir.
Konuya devam...
Giderek büyüyen tapınakçılar 13. yüzyılda 20 bini şövalye olmak üzere toplam 160 bin kişilik bir örgüt haline gelmişlerdir.
O günün şartlarını düşündüğümüzde bu büyük bir rakamdır.
Adamlar avrupada gözde haline gelince heyecan arayan herkes örgüte akın ediyor doğal olarak.
Ve örgüt bütün katılanları dininden yavaşça uzaklaştırıyordu.
Büyük bir güç elde etmeye başlamışlardı.
Batının en büyük askeri gücü olmakla kalmayıp aynı zamanda en büyük bankerleri olarak da göze çarpıyorlardı.
Uluslararası ilişkilerde arabuluculuk bile yapacak kadar sözü geçer bir örgüt haline gelmişlerdi.
Bu ib*nelerin en büyük özelliği gizliliğe son derece önem veriyor olmalarıydı.
Kuruluş ve Kapanış süreci boyunca (200 yıl) bu ilkelerden asla taviz vermediler.
Yani örgüt içerisinde sıkı bir disiplin vardı.
Her şövalye ''Üstadlara'' ve ''Büyük üstadlara'' itaat etmek zorundaydı.
Kıyafetleri bile kendilerine özgüydü. Zırhlarının üzerine kırmızı renkli büyük bir haç işlenmiş uzun beyaz bir elbise giyerlerdi.
Herşey tarikatın malıydı. Hiçbir tarikatçının kişisel mal varlığı yoktu.
Bu şerefsizler aynı zamanda iyi birer denizciydi. Kutsal topraklarda kaldıkları süre boyunca yahudi ve arap kaynaklarından geometri ve matematik gibi bilimleri öğrenmişlerdir.
Avrupada krallara bile borç paralar verecek kadar büyük bir hale gelmişlerdir.
Öyle ki bir zamanda avrupanın neredeyse yarısını borca bağlamışlardı.
Finansal konularda çok iyiydiler.
Tarikata yapılan bağışlar'da örgütün gücüne güç katmıştır.
Tehlikeyi fark eden kişiler ise bu tarikata karşı gelmeye cesaret edememişlerdir.
Tapınakçılar kitleler üzerinde yarattıkları sahte olumlu imaja güvenerek daha başı bozuk davranmaya başlamışlardır.
Gizli öğretilerini ve Ahlak dışı davranışlarını yaymak için daha pervasız davranmışlardır.
İşte bu durum, onların bu dümbüklüklerine şahit olan ve dile getiren kişilerin sayısını arttırmıştır.
Bu böyle giderken halk onların ahlak dışı uygulamalarını (Tarikata girerken haça tükürmek, İsa'ya hakaret etmek vs.) duymaya başladı.
Mesela halk arasında ''Tapınakçı gibi içmek'' yayın olarak kullanılmaya başladı.
İtibarları yavaş yavaş azalıyordu ve sonları yaklaşıyordu...
♦♦♦
Tapınakçıların Avrupa'da gelişme dönemini size olabildiğince sade bir şekilde anlattım gençler.
Bir sonraki ve son yazımda bu g*tlerin aforoz edilişlerini, yakalanma kararlarını, sapkın inançlarını, bunların neler olduğunu ve nasıl yeraltına girdiklerini / gizlendiklerini anlatacağım.
Kafanızı karıştırmadan olabildiğince sade anlatmaya çalıştım.
Umarım kafanız basmıştır. Aksi halde yapacak birşey yok.
Elizabeth'e devam...
♦♦♦
Son olarak hastası olduğum birinin resmini paylaşıyorum...
Sevgiler....
Hastasıyız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder